28 Eylül 2007 Cuma

hacı baba, fermantasyon ve koska

Dün geceki buluşmamızı planlamaya fırsat bulamadık. Aramızda oruç olanlar da olduğu için çabucak yemek yiyebileceğimiz bir yer bulmamız gerekiyordu.
Önce Hacı Baba'ya gittik. Yer bulamayınca yemek servisi de yapılan cafe-bar tarzındaki Fermantasyon'a girdik. Gözümüze ilişen en yakın yerdi.
En üst katta yemek servisi yapıldıgını ve rahat edeceğimizi söyledikleri için oraya çıktık. Ortam karanlıktı ve koltuklar çok rahatsızdı. Ama kat neredeyse boş olduğu için kendi kendimize kaldık, rahat rahat sohbet edebildik.
Ben 'peynirli salata' istedim. Gelen şey pek bizim bildigimiz salatalar gibi değildi. Daha çok amerikalıların iki yaprak üzerine bir tencere mayonezli sos boşaltıp salata diye yedikleri şeylere benziyordu. Diyetime pek uymadı doğrusu. Peynirlerle arada bulabildiğim bir iki domates parçasını kemirdim. Zaten konuşmaktan yemeye pek zaman olmadı.
Çıkışta Koska'ya doğru benimle gelmesi için Duygu'yu kandırabildim. Evde, o akşam tek başına kalmasının ve beni beklemesinin karşılığında rüşvet olarak paşa lokumu bekleyen birine hediyesini almam gerekiyordu.
Paşa lokumu her zamanki kalitesinde, yine çok güzel, diyecek yok. Bir de cevizli sucuk aldım. Ama bizim oralardaki gibi olmuyor hiç. Pekmezle yapmamışlar sanki, daha çok, şeker, boya ve nişastayla hazırlanan lezzetsiz bir macuna bulamışlar gibiydi cevizleri.

lise arkadaşlarıyla buluşma

Dün gece liseden sınıf arkadaşlarımla buluştuk, Aylin, Duygu, Nurhak ve Melih. Nurhak'ı dokuz yıldır, Melih'i de dört yıldır görmemiştim. Ama ne iştir ki hiç de uzak gelmediler bana, sanki dün yine beraberdik, sanki aradan hiç o kadar yıl geçmemiş... Her şeyin yenisi arkadaşın eskisi demişler, doğru demişler galiba.
Konuşacak çok şey birikmiş.
Nurhak anne olmuş. Oğlunun adı Sümer, Sümerlere ithafen... Boşnak böreği yemeye davet etti bizi. Fotograf makinamı alıp da gideceğim, hem yemek hem çocuk fotografı çekmeye.
Hem kendimizden konustuk, hem memleket meselelerinden. Aramızda avukatlar doktorlar olunca, yani herkesle her çeşit insanla muhattap olanlar, sohbet memlekete siyasete geldi ister istemez. Bense tüm gün bilgisayar başında oturduğum için aslında çok rahat olduğumu anladım.
Sonra, Antakya'dan konuştuk, ingilizce hocamız Ayfer Hanım'dan, tüm dinlere ırklara mensup Anyakyalı kadınların kurduğu dernekten...
Orada büyüdüğüm için çok şanslıyım.